OMAD diyeti, son dönemin popüler yöntemlerinden biri haline geldi.
Birleşik Krallık Başbakanı Rishi Sunak’ın yanı sıra Coldplay’in solisti Chris Martin gibi ünlüler sayesinde de popülerleşen bu diyet ne kadar sağlıklı?
Sidney Üniversitesi’nde obezite tedavisiyle ilgili çalışmalarını sürdüren Nick Fuller, OMAD diyetinin kişinin sağlığında yaratabileceği sorunlar hakkında uyarıda bulundu.
Nedir bu OMAD?
Günde bir saat tokluk, 23 saatlik açlık üzerine kurulu OMAD’ı savunanlar, bu diyetin hızlı ve kalıcı kilo kaybı sağlamasının yanı sıra yaşlanmayı geciktirdiğini ve zinde bir beden sağladığını da iddia ediyor.
Basit ve sürdürülebilir olduğu söylenen OMAD’ın sınırlı kurallarıysa şöyle:
Kalori kısıtlaması yok: Standart bir yemek tabağına sığacak şekilde, herhangi bir kalori ve gıda kısıtlaması olmadan istenilen her şey, günün aynı saatinde olmak şartıyla tüketilebilir.
İçecek serbest: Gün boyu su, çay, kahve gibi kalorisiz içecekler içilebilir.
Uzun süreli açlık mı, geleneksel diyetler mi?
OMAD diyetini önerenler, bu aralıklı oruç modeline benzer yöntemin kilo kaybıyla sonuçlanan kalori açığı oluşturmasının yanı sıra fizyolojik faydaları olduğunu da iddia ediyor.
Fakat bu trend diyetle ilgili araştırmalar sınırlı.
OMAD diyetiyle ilgili varsayımlar kendisinden daha çok aralıklı oruçla ilgili yapılan araştırmalar ve sonuçlarına dayanıyor.
Öte yandan bu zamana kadar yapılan birçok araştırmada aralıklı oruç ve geleneksel diyetlerde görülen sonuçlarda büyük bir farklılık olmadığını ortaya koyulmuştu.
Örneğin, 2022’de 139 obezite hastasıyla 12 ay süren uzun vadeli bir çalışmada araştırmacılar, katılımcıları rastgele iki gruba ayırdı. Gruplardan biri kalori kısıtlaması olan bir diyet planıyla sadece sabah 8 ve akşam 4 arasında yemek yiyebildi. Diğer grupsa saat kısıtlaması olmadan sadece günlük kalori kısıtlamasına tabi tutuldu.
Araştırmanın sonunda her iki grubun da yaklaşık olarak aynı kiloyu kaybettiği, vücut yağı, kan şekeri, kolesterol ve kan basıncında benzer değişiklikler yaşandığı görüldü. Buna göre, uzun vadede aralıklı oruçla elde edilen kilo kaybı ve günlük kalori kısıtlamasına dayanan geleneksel diyetlerde görülen sonuçların pek farklı olmadığı görülmüştü.
Dengeli beslenmek önemli
Uzmanlar, hastalıkların önlenmesi, kilo kontrolü, sağlığın korunması için günlük olarak kişinin tam tahıllı karbonhidratlar, sebze, meyve, protein ve sağlıklı yağlardan oluşan bir diyet programı uygulamasını tavsiye ediyor.
Nick Fuller’a göre, OMAD diyetinde yemek yenilebilen tek öğünde nelerin tüketilebileceğine dair bir yol haritası olmaması, birçok sakıncalı durumu beraberinde getiriyor.
Dengeli beslenmemek bağışıklığın zayıf düşmesi, yorgunluk, kemik erimesi gibi ciddi sağlık problemlerine neden olabilir.
Öte yandan 23 saat oruç tutmanın yaratacağı açlık hissi, büyük ihtimalle kontrol edilemeyen yeme isteğiyle sonuçlanacaktır. Buna cevap olarak da kişinin sağlıklı gıdalar yerine eski alışkanlıklarını sürdürmesi kaçınılmaz bir son gibi görünüyor.
Sürdürülebilirliği zor
Hedef kiloya ulaşmak için diyetlerde rutini tutturmak birincil sorumlulukların başında geliyor.
Uzun süreli aç kalınan diyetlerde kişi, sosyal yaşamında zorlanabilir. Topluca yemek yenilen zamanlarda sosyal izolasyon duygusunun ortaya çıkmasına neden olabilir. Kısıtlayıcı beslenme aynı zamanda yiyeceklerle sağlıksız bir ilişki yaratıyor. Bu da hedef kiloya ulaşılması ya da kilo kontrolü konusunda işleri daha da zorlaştırabilir.
Hızlı olması iyi olduğu anlamına gelmiyor
Diğer popüler aralıklı oruç yöntemleri gibi OMAD da sonuçların hızlı ortaya çıkması nedeniyle birçok kişiye cazip geliyor.
Ancak OMAD diyetinin yarattığı sonuç, kişiyi tartıya çıktığı o an mutlu edecek bir halüsinasyon yaratıyor. Fuller, kalıcı ve sağlıklı bir şekilde verilmeyen kiloların mutlaka geri döneceğine işaret ediyor:
“Kilonuz düştükçe vücudunuz kilo kaybını engellemek için savunma mekanizmasını çalıştıracak. Bu yiyeceğin kıt olduğu dönemde, avcı-toplayıcı olan atalarımızın hayatta kalma ihtiyaçlarından kaynaklanan bir tepki”
Abartılı övgülere rağmen OMAD diyetinin sürdürülebilir olmadığını ifade eden Fuller, kişinin eski alışkanlıklarından vazgeçmediği sürece hedef kilosuna ulaşamayacağının da altını çiziyor.